Bugüne dek okumadığım tarzda kaleme alınmış bir kitap Bartleby ve Şürekâsı. Daha önce haberdar olmadığım "ret edebiyatı" üzerine farklı yazarlardan örnekler verilerek edebiyatta suskunluğu seçmiş sanatçıların hayatlarından kısa kesitler aktarılmaya çalışılmış. Suskunluğa bürünmeden önce kitap yazmış olsun olmasın, bu yazarların ortak bir yönü olduğunu görüyorum. Hayatlarının üretkenlikle dolu belli bir döneminden sonra yaratmamayı tercih etmeleri...
Kimi tek bir kitap kaleme aldıktan sonra bırakmış üretmeyi, kimi çok büyük yapıtlar ortaya koyabilecek potansiyele sahip olmasına rağmen bilinçli olarak yazmamış. Bazıları da ününün zirvesinde terk etmiş kalemini. Ret edebiyatının önde gelen isimleri arasında benim gibi orta düzey bir okurun tanıdığı isimlerin de mevcut olduğunu görmek beni oldukça şaşırttı.
Kitaba adını veren Bartleby; Herman Melville' in kaleme almış olduğu "Kâtip Bartleby: Bir Wall Street Hikâyesi" adlı öykünün kahramanıdır. Ofiste takdir gören çalışkan bir elemanken bir gün kendisine verilen işi "Yapmamayı tercih ederim" diyerek reddeder. O günden sonra da işle ve hayatla ilgili herşeye sırtını çevirir. Üstelik ofiste yaşamaya başlar. Tek manzarası az ötedeki binanın duvarı olan pencereden dışarıyı seyreder. Bu itibarla Bartleby karakteri, reddetme eyleminin insan bedenine bürünmüş örneği olarak değerlendirilir ret edebiyatında.
Söylenecek herşeyin söylenmiş ve satırlara aktarılmış olduğunu düşünenler olduğu gibi, bundan sonra dile getirileceklerin anlam taşımayacağına inananlar, yazdıkları öykülerin sonunu bilinçli olarak getirmeyenler de mevcut ret edebiyatının içerisinde. Sanatı bir aptallık olarak değerlendirerek ona sırtını çevirenler olduğu gibi. Oscar Wilde' ın ölümünden hemen sonra bir Paris gazetesinde yayınlanan şu sözleri gerçekten anlamlı: "Yaşamı tanımadan önce yazıyordum; şimdi yaşamın anlamını bildiğim için artık yazacak bir şeyim yok".
Bartleby ve Şürekâsı, okurken beni rüzgârına katarak sürükleyen bir kitap olmadığı gibi çoğu yerinde ruhuma sıkıntı da verdi. Yine de özünde ret edebiyatının önde gelen isimlerini ve onların tepkisel yaşantılarını konu alması itibarıyla küçük bir ansiklopedik eser niteliği taşıdığını teslim etmeliyim.
"Kuşkusuz büyük bir kitap, içimizdeki büyük bir kitap, yazmayı hedeflediğimiz bizim kitabımız, aynı zamanda hiçbir zaman yazmayı ve okumayı başaramayacağımız kitaptı".
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder