Yuvaya Yolculuk' u karımın tavsiyesi üzerine ve tabir yerindeyse verdiği mesajı almaya tam da en çok ihtiyaç duyduğum bir dönemde elime aldım. Mistik öğeler içeren kitapları çok tercih etmememe rağmen "içimdeki yuvaya" varmak üzere kitabın kapağını açtım.
Karşıma çıkan ilk kavram Kryon oldu. Internet' te yaptığım araştırmada Kryon' un; kitabın yazarı Lee Carroll' a ilahî sırları vahyeden uhrevi bir varlık olduğuna inanıldığını gördüm. Kryon' a inananlar arasında bu varlığın melekler ailesinin bir üyesi olduğu fikri kabul görüyor. Kryon' un öğretileri temelde evrensel sevgiye dayanıyor. Kitabın kapağında Lee Carroll yerine Kryon isminin geçmesi, aslında bu kitapta anlatılanların onun öğretileri olduğuna bir gönderme. Kendi inanç dünyamla örtüşmese bile dünyanın farklı bölgelerinde yaşayan insanların inançlarına saygı göstermek gerektiğine inandığımdan bu durumu sorgulamıyorum.
Kitabın baş kahramanının adı Michael Thomas. "Michael" ismi, Hristiyanlıkta "Archangel (Başmelek) Michael" olarak anılan Cebrail' den esinlenilmiş. Cebrail, İslam dinindeki dört büyük melekten biri olup tüm meleklerin en büyüğü ve en üstünü olarak anılır. "Thomas" ise 13. yüzyılda yaşamış ünlü İtalyan Dominiken rahibi Aquino' lu Thomas' a bir gönderme. Thomas' a göre insanların gerçeğe ulaşmak için ilahi bir desteğe ihtiyaç duyduğu anlarda Tanrı, aklı doğru yönlendirmek suretiyle onlara yardımcı olur. Thomas, insanların kendilerine gerçeğin vahyedilmesine ihtiyaç duymaksızın gerçeğe ulaşabilme gücüne sahip olduklarına inanır. Doğal uyanış olarak betimlediği bu durum tüm insanların özlerinde sahip olduğu bir özelliktir.
Michael, evinde uğradığı saldırıdan sonra kaldırıldığı hastanenin acil servisinde derin uykudayken "Beyaz" tarafından ziyaret edilir. "Beyaz", Michael' e arzusunu sorduğunda "YUVA"ya dönmek cevabını alır. Bu ziyaretten sonra Michael' ın yalnız kendisine gözüken bir kapıdan geçerek girdiği yabancı bir âlemdeki yolculuğu başlar. Kahramanımız, kendisini "YUVA"ya ulaştıracak patika boyunca ilerlerken her birinde farklı bir meleğin kendisine öğretilerde bulunacağı yedi eve uğrar. Bu evlerde bulunan melekler gökkuşağındaki renkleri temsil etmektedir. Michael' e farklı armağanlar sunan melekler aslında onun ruhunu bu armağanlarla kutsamakta ve ruhsal enerjisinin artmasına yardımcı olmaktadırlar. Ve her evden ayrılışında kendisine aynı soru yöneltilir: "Saf Niyetli Michael Thomas, Tanrı' yı seviyor musun?"
Michael, yolculuğu sırasında kendisini, hayatını, o zamana dek hayatına girmiş insanları, yaşadıklarını ve başkalarına yaşattıklarını sorgular. İçsel bir yolculuktur bir anlamda "YUVA"ya yaptığı yolculuk. Bu yolculuk aslında onun ruhunu yeniden bulmasına yardımcı olmaktadır. O, kendisine sunulmuş olan "gerçeğin kılıcı", "bilginin kalkanı" ve "bilgeliğin zırhı" ile "canavarı" yok eder. Michael Thomas artık bir "ışık savaşçısı"dır. Canavarı öldürdükten sonra ulaştığı Yedinci Ev' de kendisini büyük bir sürpriz beklemektedir. O evde anlar, kendisine her defasında yöneltilen "Saf Niyetli Michael Thomas, Tanrı' yı seviyor musun?" sorusunun sebebini. Tanrı' yı sevdiğini söyleyen kişi, Tanrı' nın kendi güzelliğini görmek için yaratmış olduğu insanı; yani kendisini sevmiyor olamaz. Olmamalıdır. Bu gerçeği anladığında Michael, "YUVA"ya ulaşmış olduğunu anlar.
Kitabın sonunu okuduğumda tasavvuf düşüncesinde insana atfedilen özellikleri, ona verilen değeri ve Ademoğlu' nun "eşref-i mahlukat" olarak şereflendirildiği gerçeğini düşündüm bir kez daha. Lee Carroll' un İslam' daki tasavvuf inancını bilmiyor olduğu açık. Biliyor olsaydı, kendisine ilahi gerçeği fısıldayanın Kryon değil; kendi içindeki Tanrısal güç olduğunu anlardı.
Karşıma çıkan ilk kavram Kryon oldu. Internet' te yaptığım araştırmada Kryon' un; kitabın yazarı Lee Carroll' a ilahî sırları vahyeden uhrevi bir varlık olduğuna inanıldığını gördüm. Kryon' a inananlar arasında bu varlığın melekler ailesinin bir üyesi olduğu fikri kabul görüyor. Kryon' un öğretileri temelde evrensel sevgiye dayanıyor. Kitabın kapağında Lee Carroll yerine Kryon isminin geçmesi, aslında bu kitapta anlatılanların onun öğretileri olduğuna bir gönderme. Kendi inanç dünyamla örtüşmese bile dünyanın farklı bölgelerinde yaşayan insanların inançlarına saygı göstermek gerektiğine inandığımdan bu durumu sorgulamıyorum.
Kitabın baş kahramanının adı Michael Thomas. "Michael" ismi, Hristiyanlıkta "Archangel (Başmelek) Michael" olarak anılan Cebrail' den esinlenilmiş. Cebrail, İslam dinindeki dört büyük melekten biri olup tüm meleklerin en büyüğü ve en üstünü olarak anılır. "Thomas" ise 13. yüzyılda yaşamış ünlü İtalyan Dominiken rahibi Aquino' lu Thomas' a bir gönderme. Thomas' a göre insanların gerçeğe ulaşmak için ilahi bir desteğe ihtiyaç duyduğu anlarda Tanrı, aklı doğru yönlendirmek suretiyle onlara yardımcı olur. Thomas, insanların kendilerine gerçeğin vahyedilmesine ihtiyaç duymaksızın gerçeğe ulaşabilme gücüne sahip olduklarına inanır. Doğal uyanış olarak betimlediği bu durum tüm insanların özlerinde sahip olduğu bir özelliktir.
Michael, evinde uğradığı saldırıdan sonra kaldırıldığı hastanenin acil servisinde derin uykudayken "Beyaz" tarafından ziyaret edilir. "Beyaz", Michael' e arzusunu sorduğunda "YUVA"ya dönmek cevabını alır. Bu ziyaretten sonra Michael' ın yalnız kendisine gözüken bir kapıdan geçerek girdiği yabancı bir âlemdeki yolculuğu başlar. Kahramanımız, kendisini "YUVA"ya ulaştıracak patika boyunca ilerlerken her birinde farklı bir meleğin kendisine öğretilerde bulunacağı yedi eve uğrar. Bu evlerde bulunan melekler gökkuşağındaki renkleri temsil etmektedir. Michael' e farklı armağanlar sunan melekler aslında onun ruhunu bu armağanlarla kutsamakta ve ruhsal enerjisinin artmasına yardımcı olmaktadırlar. Ve her evden ayrılışında kendisine aynı soru yöneltilir: "Saf Niyetli Michael Thomas, Tanrı' yı seviyor musun?"
Michael, yolculuğu sırasında kendisini, hayatını, o zamana dek hayatına girmiş insanları, yaşadıklarını ve başkalarına yaşattıklarını sorgular. İçsel bir yolculuktur bir anlamda "YUVA"ya yaptığı yolculuk. Bu yolculuk aslında onun ruhunu yeniden bulmasına yardımcı olmaktadır. O, kendisine sunulmuş olan "gerçeğin kılıcı", "bilginin kalkanı" ve "bilgeliğin zırhı" ile "canavarı" yok eder. Michael Thomas artık bir "ışık savaşçısı"dır. Canavarı öldürdükten sonra ulaştığı Yedinci Ev' de kendisini büyük bir sürpriz beklemektedir. O evde anlar, kendisine her defasında yöneltilen "Saf Niyetli Michael Thomas, Tanrı' yı seviyor musun?" sorusunun sebebini. Tanrı' yı sevdiğini söyleyen kişi, Tanrı' nın kendi güzelliğini görmek için yaratmış olduğu insanı; yani kendisini sevmiyor olamaz. Olmamalıdır. Bu gerçeği anladığında Michael, "YUVA"ya ulaşmış olduğunu anlar.
Kitabın sonunu okuduğumda tasavvuf düşüncesinde insana atfedilen özellikleri, ona verilen değeri ve Ademoğlu' nun "eşref-i mahlukat" olarak şereflendirildiği gerçeğini düşündüm bir kez daha. Lee Carroll' un İslam' daki tasavvuf inancını bilmiyor olduğu açık. Biliyor olsaydı, kendisine ilahi gerçeği fısıldayanın Kryon değil; kendi içindeki Tanrısal güç olduğunu anlardı.
1 yorum:
Kitap hakkinda cok guzel bir aciklama yapmissiniz. Son paragraf gercekten cok iyiydi. Bu kitabi henuz yeni bitirdim. Bu kitabi okurken ayni sekilde tasavvuf hikayerini iceriyormuscasina okudum. Icerisinde hristiyanlik ve Karma renkarnasyon gecmese idi bunun bir tasavvuf eseri oldugunu bu olayin musluman birinin hayati oldugunda inanirdim. Herneyse yine de harikaydi.
Yorum Gönder