16 Ocak 2011 Pazar

Heybe

Dokuz farklı insan, dokuz farklı öykü...

Bir heybenin etrafında şekillenen; heybe el değiştirdikçe farklı dünyaların kapılarını aralayan mistik bir eser. Birbirinden bağımsız gelişen; ancak, her öyküye isimlerini veren kahramanları aracılığıyla birbirlerine bağlanan öykülerin başarılıyla kotarılmış bütünlüğü kitabın en dikkate değer yönü.

Bir öykünün içerisinde küçük bir paya sahip olan karakter, bir sonraki öykünün baş kahramanı olarak çıkıyor karşımıza. Kitabın kaleme alınma şekli, kullanılan betimlemeler, Ortadoğu ve Arap Yarımadası' nın insanda merak uyandıran gizemli dünyası eseri bir Doğu masalı havasına büründürüyor.

Bu kitaba Internet' te tesadüfen rastlamıştım. O güne dek ne yazarın ne de bu eserin adını duymuştum. Heybe, sonradan öğrendiğim kadarıyla yazarın ilk romanıymış. Hakkında hiçbir bilgim olmamasına rağmen; üstelik genellikle yapageldiğim üzere bir kitabevinde elime alıp sayfaları arasında hızlıca gezinmemiş olmama karşın kitabı Internet üzerinden sipariş etmiştim. Kitabın özeti bende merak uyandırmış; bu eseri seçmekle yanlış bir tercih yapmayacağım konusunda bir güven oluşturmuştu. Doğu masallarının beni farklı âlemlere taşıyan, daha da önemlisi tasvir edilen mekânları ve olayları bana yaşatan yönü bu kitapta da beni karşılamıştı.

Öyküleri okurken, kahramanlarına sezdirmeden onlarla aynı mekânı ve zamanı paylaştığımı duyumsadım diyebilirim.

Hiç yorum yok: