6 Şubat 2011 Pazar

Sarıkamış


Kurmay Yarbay Köprülülü Şerif (İlden); 29 Ocak 1915' te Sarıkamış Cephesi' nde Ruslara esir düştüğünde 9. Kolordu Kurmay Başkanlığı görevini yürütüyordu. Doğu Cephesi' nde 3. Ordu' nun gerçekleştirdiği Sarıkamış kuşatma manevrasına ilişkin anılarını, bu trajediden yedi yıl sonra Akşam gazetesinde yayınlattı ve hemen sonrasında da kitap hâline getirdi. Şerif İlden kitabının önsözünde; "Ben bu naçiz eserle halka, fedakârane teslimiyet gösterdiği bir iki deneyimsiz komutanın ordumuzu, kendilerini yasal sorumlulukların dışında tutmaları yüzünden ne kadar küstahlıkla kaza bela uçurumlarına attıklarını göstermek istedim" derken Enver Paşa' dan ve Hafız Hakkı Paşa' dan bahsetmektedir.

Birinci Dünya Savaşı' na girmemizden bir süre sonra o günlerde devletin en güçlü adamı olan, Harbiye Nazırı ve Başkumandan Vekili ünvanını taşıyan Enver Paşa; Doğu Anadolu' yu Rus işgalinden kurtarıp Kafkaslara' a uzanabilmek için Sarıkamış' ı hedef alan bir harekât hazırlığına girişir. Oysa Enver Paşa, askerlik sanatından nasibini almamış, savaşın yalnız taktik bir olgu olmadığı gerçeğinden habersiz, harekâtın stratejik açıdan olgunluğa kavuşturulmadan yapılmaması gerektiğini anlamaktan uzak, kahramanlık peşinde koşan bir maceraperesttir. Diğer komutanların 'ordu hazırlıksız, üstelik kış bastırmak üzere' yönündeki uyarılarını dinlemez. Erzurum' a giderek komutayı üstlenir ve 10. Kolordu' nun başına da Albay Hafız Hakkı Bey' i getirir.

22 Aralık 1914' te harekâta başlanır. Plana göre üç kolordudan oluşan 3. Ordu' nun bir bölümü Allahuekber Dağları' nı yürüyerek aşacak ve Sarıkamış' ı kuşatacaktı. Ancak, bazı komutanların Sarıkamış' a ilk girme hayalleri, Hafız Hakkı Bey' in kaçan Rus birliklerini takip ederek kuşatma hattını gereksiz yere genişletmesi ve on binlerce askerin kışlık üniformaları olmaksızın Allahuekber Dağları' na tırmandırılması felaketi hazırlar. Birliklerin bazıları Sarıkamış' a girmeyi başarsa da Ruslar tarafından yokedilir. Asıl facia ise dağlarda yaşanır. Düşmana karşı henüz tek bir mermi atmamış atmış bin asker donarak sonsuz uykularına dalar. Geride kalanlar ise ya tifüsten kırılır ya da Ruslar' a esir düşer. 3 Ocak 1915' te artık herşeyin bittiğini anlayan Enver Paşa, Albay Hafız Hakkı Bey' i 'Paşa' yaparak 3. Ordu' nun başına getirir; kendisi de Erzurum' a döner. Hafız Hakkı Paşa 4 Ocak günü geri çekilme emri verecek ve harekât seksen bin (bazı kayıtlara göre doksan bin) insanımızın şehadetiyle sonlanacaktır.

Falih Rıfkı Atay, Sarıkamış felaketinin etkilerini yıllar sonra şöyle özetler. "... Bugün, o hataların yıktığı memleketin harap ve türab enkazı üstünde, bize biraz hürriyet kazandırmak ve yalnız Anadolu ile İstanbul' u ve Edirne' yi kurtarmak için çarpışan Mustafa Kemal Paşa, Doğu Anadolu harap olmamış olsaydı ve eğer yalnız kumandan hatası yüzünden ölüp giden Türkler sağ olsaydılar bugün Yunanlıları denize dökmüş olacaktı. Şimdi Mustafa Kemal Paşa, Hafız Hakkı' nın muhterem mezarı ve arkadaşı Enver Paşa' nın ara sıra Doğu Anadolu harabeleri arasından beliren hayaletlerine karşı yumruklarını sıkıp sorsa ve dese ki: ' Dostlar, siz ne yaptınız? Türklerin yaşamak ve ölmek için vatana lazım oldukları gün bugündü. Doğu Anadolu' yu aradık taradık, o enkaz arasında bir insan ve bir iskelet çıkıyor. Bu kemik olan kahramanlar, bugün hürriyet ve namus için dövüşeceklerdi. Şu namus ve hürriyet mücahedesinde birisinin bile ölmesine güç razı olduğumuz o ordularca Türk' e nasıl kıydınız?' "

Şerif İlden, Sarıkamış harekâtını tüm ayrıntılarıyla anlatmadan önce bu kuşatma manevrasına sebep olan askeri zaafiyetleri dile getirir. Arazi şartlarını; ordunun asker sayısı ve gereksinimleri bakımından eksikliklerini ve daha da önemlisi bu felaketin sorumluları konumundaki komutanların yetersizlikerini aktarır okura. "Aklın ancak dâhiler için yaşta değil, başta olduğu" sözünü kitabının bir yerinde paylaşır bizlerle, Enver Paşa' yı kastederek!

Allahuekber Dağları' nda donarak ölen askerlerimizin iskeletlerinin uzaktan çalı çırpı gibi göründüğü 50-55 yıl öncesine kadar bir gerçekti. 1963 ylında dönemin 3. Ordu komutanı Orgeneral Refik Tulga, bu görüntüyü değiştirmiş; toplattığı kemikleri toplu bir mezara gömdürerek oraya bir anıt dikmiştir. Allah kendisinden razı olsun.

Hiç yorum yok: