19 Aralık 2021 Pazar

Aden

 


Kendine has üslubuyla bilim kurgu edebiyatının önemli isimlerinden biri olmayı hak eden Stanislaw Lem, kitabın sonuna erişip kapağını kapadığında dahi okurunu düşünür hâlde bırakmayı başarıyor bu eserinde de.

Bir kaza sonucu düştükleri gezegende karşılaştıkları canlılar ve tanık oldukları olaylar karşısında varsayımların ötesine geçemeyen düşüncelerini, insanlık tarihinden kök bulmuş inançlar ve dünyaya has mantıksal çıkarımlar çerçevesine yerleştirmeye çalışan insanın kendisini bulduğu düşünsel boşluğu kitabın satırları boyunca hissediyor okur.

Gördüklerini anlamlandıramıyor olmanın yarattığı gizemin girdabından kendilerini kurtaramayan mürettebat, kaza yerinden uzaklara yaptıkları keşif yolculuklarında karşılaştıkları şehir benzeri yapıları, fabrikaları, burada yaşadıklarını ve tanık olduklarını yorumlarken insanlığın kollektif bilincini salt referans noktası edinmenin yaratmakta olduğu yanılsamaları fark eder.

İnsanın "doğru" olarak kabul ettiği olguların evrenin herhangi bir yerinde, farklı canlıların dünyasında ve onların gerçekliğinde farklı şekillenebileceğini deneyimliyor olmak, fakat görülenlere bir anlam yükleyememek, olan her neyse onu gerekçelendirememek... Tüm bunların insanı acz içerisinde bıraktığına şahit oluyoruz. İnsanın onları anlamlandıramıyor olmasının olguların mantıksal sınırların dışında cereyan ettiği sonucunu taşımadığını görüyoruz nihayetinde.

İnsan için kabul edilemez gözüken bir başka canlı için yaşanılan gerçeklik olabilir. Doğru ve yanlış, Dünya'da zahirî olana atfedilen kavramlar. Peki, görünen aslında nedir? Doğru ve yanlış kavramları, insanın binlerce yıllık tarihi boyunca biriktirdiği bilgi ve yaşanmışlıktan geliyorsa bu kavramların farklı canlı uygarlıklarındaki karşılıkları bire bir örtüşebilir mi?

Aden'de yaşananlar, genetik dönüşümü amaçlayan deneysel bir projenin başarısız neticeleridir. Bu projeyi kim, ne zaman başlatmıştır? Bu sorunun cevabı çoktan unutulmuş veya unutturulmuştur. Anonim kimlik yakıştırılan bir yönetimin varlığı anımsanmaktadır yalnızca.

Mürettebat Aden'den karmaşık düşüncelerle ayrılırken gezegende tanık oldukları olayların hiç de cennet bahçesinde görülecek türden olmadığına inanmaktadır (Aden, Arapça'da cennet bahçesi anlamı taşır. Kitabın orijinal ismi de Eden'dir).

Cennet, insanlık için taşıdığı anlamı farklı bir âlemde aynıyla barındırabilir mi?

Hiç yorum yok: