13 Temmuz 2019 Cumartesi

Ölümcül Yumurtalar


Rus Edebiyatı'nın usta kalemi Bulgakov yine başarılı bir hiciv ile buluşuyor okuruyla. Bilimsel çalışmaların ideolojik amaçlara hizmet etmek üzere yönlendirilmesinin; daha da fenası konu hakkında bilgi sahibi olmaktan uzak kişilerce yürütülmeye çalışılmasının ortaya çıkaracağı olumsuzluklara dikkat çekiyor eser.

1917 Ekim Devrimi'nin yarattığı toplumsal çalkantılar yavaş yavaş durulurken Sovyet rejiminin Batı dünyası ile hemen hemen her alanda girmiş olduğu rekabet ve bu rekabetin getirebileceği felaket boyutundaki neticeler kitabın ana temasını oluşturuyor. Bilim yolunda atılan masum adımların, devlet ideolojisi tarafından bu rekabette öne geçmek adına nasıl bilinçsizce kullanılabileceği ve daha da kötüsü sonuçlarının kontrol edilemez bir boyuta ulaşabileceği insanı okurken dehşete düşüren olaylar zinciriyle aktarılıyor.

Kitabı kaleme aldığı dönemin düzgün işlemeyen bürokrasisine dokundurmadan geçmeyen yazar, düzgün işlemeyen devlet kurumlarının yaratabileceği kaosu yalın örneklerle satırlarına aktarırken yapılabilecek masum hataların sebep olabileceği felaketlere göndermede bulunuyor. Öte yandan halkın, cehaletinin de getirdiği bilinçsizlikle yaşadığı tüm olumsuzlukların kaynağını yine bilimde görmesinin bilim kurumlarına ve bilim insanlarına vereceği zararı da gözler önüne seriyor.

Bulgakov, eserine kattığı bilimkurgu unsurlarıyla da bizleri şaşırtmayı başarıyor. Satırlarına yansıttığı hayal gücü, Bulgakov'un kitabı kaleme almış olduğu 1924 yılından 40 yıl sonrasına ve daha da ötesine ait teknolojik gelişmeleri işaret eder gibi. Az önce yapılmış bir röportajın binaların cephelerinde bulunan dev ekranlarda sadece dakikalar sonrasında gösterilmeye başlanması televizyon çağının; elektrik akımıyla çalışan tabancalar da bugünün lazer silahlarının habercisi olarak yerini alıyor kitapta.

Devlet ideolojisi için övünç kaynağı olan teknolojinin yarattığı felaketin kontrolden çıkarak engellenemez bir boyuta erişmesi ve yine ileri teknolojinin bu felaketi engellemekte aciz kalması, insanlığı bekleyen tehlikenin boyutunu tasvir ederken doğanın yine kendi kanunlarıyla çare üretebileceğine dikkat çekiliyor. Doğa, insanın bilinçizce bozduğu düzenini er ya da geç yine hâkim kılacaktır.

Hiç yorum yok: