Fransız işgaline kahramanca direnen Gaziantep'in küçük askerlerinin, o dönemi bizzat yaşayanların ağzından aktarılan öykülerinin bir derlemesidir bu kitap. Eser, İstiklâl Harbi'nde Güneydoğu Anadolu insanının, yerel direniş kuvvetleri ile birlikte kadını, çocuğu, yaşlısıyla verdiği destansı mücadeleden kesitler sunarken bu ülke topraklarının ne pahasına kazanıldığını bir kez daha hatırlatıyor bizlere.
Küçücük elleri silah tutamasa da kimi haberci, kimi bombacı olarak; kimi de mevzilere su ve yiyecek taşıyarak şehrin savunmasına canları pahasına destek olan küçük kahramanların cesaretine tanık oluyoruz kısacık öyküleri okurken.
Fransızlar'ın ağır silahlarıyla şehri kuşatmalarına ve aman vermeksizin düzenledikleri saldırılara rağmen Antep halkı şehri on ay dokuz gün boyunca kahramanca savunur. Cephane o kadar kısıtlıdır ki, çocuklar mevzilerde dolaşıp boş kovanları toplar ve yeniden mermi yapımı için imalathanelere taşır. Halk, evlerinin damlarından söktüğü tutyayı mermi kovanı yapılabilsin diye götürüp teslim eder. Şehir bir yandan Fransızlar'a ve Ermeni çetelerine, bir yandan da açlığa direnir aylarca. Nihayetinde kuşatmaya dayanamaz ve halkı açlıktan kırmamak adına teslim olur.
Düşman eline düşmüş, ölümle yüz yüze gelmiş, sakat kalmış olsalar da yılmamıştır bu küçük askerler. Mevzilere su taşıyıp dönüş yolunda bir değirmende yakalanarak hunharca süngülenen kardeşlerinin, arkadaşlarının, akrabalarının akıbeti dahi onları yollarından döndürmemiştir.
Yolunuz Gaziantep'e düştüğünde kaleyi ziyaret ederek Antep savunmasını kronolojik olarak anlatan galeriyi, orada yazılanların her satırını okuyarak ve içinize sindirerek gezin. Çarşı içinde yediğiniz kebapların ve baklavaların tadını çıkarırken bu şehrin ve insanının yaşadığı acıları içinizde duyun. Duyun ki, bu tarih yeniden yaşanmasın ve "bizim" dediğimiz bu topraklara bir gün "turist" olarak gitmek durumunda kalmayalım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder