Cumhuriyet dönemi tarihimizi neden ve sonuç ilişkileri içerisinde, ülkemizin bulunduğu coğrafyanın zorluklarını dikkate alarak, toplumsal dinamiklerimizi göz önünde bulundurarak nesnel bir yaklaşımla mercek altına yatırıyor İlber Ortaylı.
Yeni Türkiye'yi iyi anlamak ve yakın tarihimizi doğru tahlil edebilmek adına II. Abdülhamit dönemi siyasal ve toplumsal olaylarından başlıyor anlatım. Cumhuriyet'in önemini anlayabilmek için İstiklâl Savaşı'nın özünü ve bu mücadeleye komuta eden Türk subaylarının yetiştiği ortamı doğru kavramak gerekiyor. Neticede Cumhuriyet'e giden yolda verilen mücadele Osmanlı devlet ve ordu yapısında yetişmiş asker ve devlet adamlarının gayretleri ve özverisiyle gerçekleşmiş bulunuyor.
Her ne kadar bazı tarih kitapları, geçmişimizi eleştirmek ve Osmanlı'nın köhnemişliğini gözler önüne sermek için birbirleriyle yarışır gibi gözükse de bir milletin tarihi, yıkılan ve kurulan devletlerin adları değişse de süreklilik arz eder. Unutmayalım ki, Türkiye Cumhuriyeti'ni kuranlar Osmanlı Devleti'nin siyasî, askerî ve hukuk yapısı içerisinde yetişmiş bir neslin bireyleri. Devlet teşkilatı, yapılan inkılâplarla modern bir yapıya kavuşmuş; eğitim, sağlık, iktisat alanlarında çağdaş medeniyetin gerektirdiği büyük atılımlar gerçekleşmiş; genç Cumhuriyet kendi ayakları üzerinde durmak için reformları hızlı bir biçimde hayata geçirmiş olsa da neticede yeni devletin kadroları bir zamanlar Osmanlı Devleti'nde görev yapmış deneyimli insanlardan oluşmaktadır. Dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşuna giden yolda katedilen kilometre taşlarını hak ettikleri önemi vererek incelemek ve değerlendirmek gerekmekte.
Okullarda okutulan tarih kitaplarında, resmî tarihimizin Atatürk'ün 1938'de ölümüyle sona erdiği gibi yanlış bir izlenim edinilir. Çok partili döneme geçiş, Demokrat Parti yılları, Türkiye'nin kalkınma hamleleri, 1960 ihtilali, ülkede yapılan altyapı ve enerji yatırımları, siyasal istikrarsızlık, 1980 ihtilali ve sonraki yıllar hiç yaşanmamış gibi; birer tabu muamelesi görerek geçiştirilir. Bu döneme dair uzman incelemeleri ise çoğumuz tarafından bilinmez.
Oysa 1938'den sonraki dönemi, ülkenin ve dünyanın o yıllarda içinde bulunduğu şartları da dikkate alarak öğrenmek; yapılan hataları ve düşülen yanılgıları anlamak; bugün toplumsal, ekonomik, kültürel alanlardaki geri kalmışlığımızın nedenlerini doğru irdelemek açısından önem taşıyor. Bu da işte bu eser gibi tarafsız, tarihimizin doğru tahlil edildiği, nesnel değerlendirmelere dayanan incelemelere başvurmak suretiyle mümkün olacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder