25 Ağustos 2018 Cumartesi

Çocuk Yasası


Tedaviyi reddediyor olmak, bireyin temel hak ve özgürlükleri arasında bulunmakla beraber söz konusu olan bir çocuksa kanunların onu korumak ve topluma kazandırmak adına bireysel hakları yok sayması kaçınılmaz olabilir.

Çocuk yasası uyarınca hukukun toplumun reşit olmayan bireylerini korumak, toplum içindeki refahlarını temin etmek ve yeri geldiğinde onları en temel hakları olan yaşam hakkından mahrum bırakmamak adına ailelerine ve inançlarına rağmen giriştiği mücadele kitabın ana temasını oluşturuyor.

Boşanma davalarında ebeveynlerin giriştiği mal paylaşımı mücadelesinin, bozulan aile kurumunun çocuklar üzerindeki olumsuz etkilerini ikinci plana ittiği, hattâ çocukların bile bu süreçte paylaşılacak ögeler olarak görüldüğü de yine kitapta gözler önüne seriliyor.

Dinî inançları ile ailesinin ve mensubu olduğu cemaatin dogmatik yaklaşımları sebebiyle tedavi olmadığı taktirde öleceğini bile bile kan naklini reddeden on yedi yaşındaki bir çocuğun ölmekle yaşamak arasındaki gelgitlerinin çevresinde gelişiyor olaylar.

Aile mahkemelerinin çocukların haklarını onların menfaatine olacak en iyi şekilde korumaya çalışması, hakimlerin yasaların kendilerine tanıdığı yetkiler doğrultusunda; ancak, fertlerin inançlarını zedelemeden, temel özgürlüklerini hiçe saymadan, eldeki tüm verilerden en etkin biçimde faydalanarak çok ince bir çizgi üzerinde yürüttükleri davalar yoluyla olabilmektedir.

Mesleki yükümlülükleri ve sosyal sorumlulukları nedeniyle eşini ve eşiyle olan ilişkilerini son dönemlerde ikinci plana atan hakim Fiona Maye, özel hayatında yaşadığı çalkantılarla başa çıkmaya çalışmaktadır. Lösemi hastası olan bir çocuğu, inançları nedeniyle reddetmesine rağmen kan nakli tedavisi görmesi yönündeki kararı ile hayata döndürür.

Çocuğun tedavinin olumlu sonuç vermesi sonrasında deneyimledikleri, kendisi için kurduğu hayallere kavuşması, dinî inançlarının emrettiğinin aksine gördüğü tedavi sonucu yaşama tutunması karşısında ailesinin sergilediği mutluluk onu, hayatını üzerine inşa edeceği yeni bir "anlam" arayışına itecektir. On yedi yaşına kadar içinde büyüdüğü inanç sisteminin kendisini ölümün eşiğine anlamsızca taşımış olması; sağlığına kavuşması sonrasında ona yeni ve bambaşka bir hayatın kapısını aralayacaktır.

Yeni hayatına tek başına adım atarken ihtiyaç duyduğu desteği, kendisine ikinci bir başlangıç olanağı sağlayan hakimde bulmaya gayret etmesine rağmen Fiona, meslek ahlâkının katı kuralcılığı ile hareket edecek, ondan başka dayanağı olmayan genci yanıtsız bırakacak ve onu bir anlamda yok sayacaktır. Olayların gidişatı ve beklenmedik bir gelişme Fiona'ya kendi hayatını, ilişkilerini, önceliklerini yeniden sorgulatacak; bir yerde kendi hayatının "anlamını" yeniden bulmaya sevk edecektir.

Hiç yorum yok: