11 Ağustos 2017 Cuma

Atatürk Hakkında Hatıralar ve Belgeler


Afet İnan'ın Cumhuriyet'in kurulduğu yıllardan başlayarak Türkiye'nin yeniden inşa edildiği döneme ait gelişmeleri, olayları, inkılâpları, eğitim ve sanayi başta olmak üzere pek çok alanda gerçekleştirilen atılımları; anılarına ve belgelere dayandırarak yazmış olduğu ve ilk kez 1959 yılında yayınlanan bu kitap Atatürk'ü anlamak için okunması gereken yapıtlar arasında önemli bir yere sahip.

Cumhuriyet'i anlamak için Kurtuluş Savaşı'nı anlamak gerekiyor. 1923 yılının tohumlarının Millî Mücadele'nin başladığı 19 Mayıs 1919'dan da önceki yıllarda atılmış olduğunu okumak, Mustafa Kemal'in dehasını, sezgilerinin gücünü ve azmini tahlil etmek adına insanı şaşırtmıyor.

Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunu takip eden on beş yıl içerisinde bu kadar büyük atılımlar yapmış olmasının sırrını, Atatürk'ün öğrencilik yıllarından itibaren okuyarak, gözleyerek, tecrübe ederek içselleştirdiği fikirleri nihayetinde cesaretle uygulamasında aramak gerekiyor. Dolayısıyla, bu on beş yılın öncesinde neredeyse yirmi yıla dayanan bir birikim olduğunu anlamak gerek.

"Yok"tan "var" edilen bir devletin sanayileşme yolunda atmış olduğu ilk adımlardan biri olan Nazilli dokuma fabrikasının açılışında; bu topraklarda yetişen pamuğun kumaşa dönüşüm yolculuğuna tanıklık eden insanların heyecanını okurken Sümerbank'ın Türkiye'nin sanayileşme sürecinde sahip olduğu önemi de bir kez daha anlıyoruz. Osmanlı'dan kalan borçların yükü altında ezilen genç bir devletin Devletçilik ilkesine sahip çıkarak gerçekleştirdiği mucizeyi kime borçlu olduğumuzu asla unutmamak ve unutturmamak gerektiğini de.

Atatürk'ün anlatılmaya başlandığında sayfalara sığmayacak düzeydeki düşünsel zenginliğine kitaptan verilebilecek pek çok örnek mevcut. Ankara Üniversitesi bünyesinde kurulması gündeme gelen Tarih-Coğrafya Fakültesi, tarih ve coğrafya kavramlarının birbirlerinden bağımsız düşünülemeyeceği; bir ulusun tarihinin içinde bulunduğu coğrafyanın etkilerine açık olduğu düşüncesinden yola çıkılarak planlanmıştır. Hattâ fakültenin misyonlarından en başta geleni Anadolu'da arkeolojik kazılara öncülük ederek Türk tarihi ile Anadolu tarihi arasındaki etkileşimi incelemek olmuştur. Ancak, Atatürk bir adım daha ileri giderek fakültenin adına "Dil" ifadesini ekletmiş; dil kavramının bir milletin tarihinden ayrı düşünülemeyeceğini göstermiştir. Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, işte bu fikir zenginliği ile 1935 yılında kurulmuş.

Kitapta yer alan bu ayrıntılar Atatürk ilke ve inkılâplarının nasıl hızlı bir biçimde ve başarıyla uygulanmış olduğunu; söz konusu çağdaşlaşma hareketinin yalnızca Atatürk'ün yakın çevresindeki insanlarda değil; toplumun aydın kesiminde de heyecan yaratmış olduğunu gösteriyor. Burada dikkat edilmesi gereken husus; yenilik ve ilerleme hareketinin gereğini anlamış insanların Afet İnan gibi Cumhuriyet'in sınırlı sayıdaki genç nesli içerisinde yer alanlardan ibaret olduğudur. O dönemin heyecanını ve gururunu yaşıyorken toplumun Ankara'dan çok uzakta bulunan fertlerine ne kadar ulaşıldığı üzerinde düşünülmesi gereken önemli bir soru. Hattâ Türkiye'nin resmi olmayan tarihine ilişkin kitapları okuduğumuzda "inkılâpların ulaşamadığı insanların" bir kısmının Atatürk'ün çok yakınında olduğunu da görüyoruz.

Cumhuriyet tarihi, Türkiye'nin yaşadığı ve yaşamakta olduğu kaderinin açıklamasını içerisinde barındırıyor. O yüzden doğru kaynaklardan okunmalı, anlaşılmalı ve içselleştirilmeli.

Hiç yorum yok: