3 Ağustos 2015 Pazartesi

Cengiz Han'a Küsen Bulut


13. yüzyılda geçen bir öyküden 1953 yılının Sovyet Rusya'sına uzanan, totaliter iktidardan gücünü alan mutlak hükümranlığın bireyi yok etmeye dek uzanan sorgulanamaz gücünü gözler önüne seren bir eser, Cengiz Han'a Küsen Bulut. Aytmatov, gerçekçi üslubu ile okuru her zamanki gibi sarsıyor bu kitabında da. Soğuk Savaş döneminde Sovyetler Birliği'nde bireyin, iktidarın varlığı ve devamı için hiçbir gerçekliğe dayanmaksızın yargılanması ve feda edilmesinin hikâyesidir bu kısa roman.

Bozkırın hiçliğinde, küçük bir tren istasyonunda öğretmenlik yapan Abutalip Kuttubayev, Cengiz Han'ın Batı'yı fethetmek için çıktığı büyük seferini anlattığı hikâyesinde iki âşığın idamla sonuçlanan akıbetini kaleme alır. Hikâyede; çıkmış olduğu, belki de yıllarca sürecek seferinin tüm hızıyla devamı için kafiledeki kadınların hamile kalmasını yasaklayacak denli katı tutum sergileyen Cengiz Han, bu emrine karşı gelindiğini öğrendiği anda çocuk doğuran kadını ölüme mahkum eder. Suçlu olan yalnızca kadın değildir. Ordusundaki bir asker de Han'ın, Gök Tengri'nin kutsadığı imparatorun sorgulanamaz buyruğunu çiğnemiştir. O da cezasını bulmalıdır.

Çocuğun babası olan asker, ölümün sevdiği kadını ve çocuğunu kendisinden ayırmasına razı gelmeyecektir. O da boynunu ilmeğe teslim eder. Sonu ölümle bitse de bu bir başkaldırmadır. Han buyruğunun doğanın kanununa üstün gelemeyeceğinin bir ispatıdır. Bireyin, kendi ölümüyle haykırdığı var oluş çığlığıdır.

Bu hikâyede Cengiz Han'ın iç konuşmaları, kendi geçmişiyle yüzleşmesi, yıllardır ruhunu kemiren bir sorunun kendi içinde bulamadığı cevabını hiç değilse idama mahkum ettiği âşıkların itirafında bulmuş olmasının huzuru da dile gelir. Öykü içinde öyküdür anlatılan.

İşte bu öykü yüzünden ihanetle suçlanır Kuttubayev. Düşük rütbeli memurların terfi etmek ve yüksek mevkilerin sağladığı ayrıcalıklı yaşamdan faydalanmak için uydurduğu suçlarla itham edilir. Bir kurbandır aslında aranan. Yüksek Sovyet ülküsünün yaşatılması kisvesi altında ideolojinin yutmaya hazır olduğu bir bireydir o. Tıpkı kaleme aldığı öykünün kahramanı gibi o da boyun eğmeyecek ve varlığının bir anlam taşımadığı düzene yok oluşuyla meydan okuyacaktır.

Peki, kitaba adını veren küçük bulut, iç içe geçmiş tüm bu öykülerin içerisinde nerededir? Merak edenler lütfen buyursun ve bu destansı küçük romanı okusun.

Hiç yorum yok: