17 Kasım 2013 Pazar

Son Ada

 
Demokrasi uğruna önce huzuru, ardından barışı, dostluğu, kardeşliği, sonra yurtlarını ve nihayet özgürlüklerini yitiren insanların öyküsü... Sığındıkları "son ada"nın katledilişine sadece seyirci değil, alet de olan bir halkın dramı...

Şehrin karmaşık ve tedirgin edici atmosferinden uzakta, dünya ile tek iletişimi belirli aralıklarla uğrayan bir gemi olan adada yaşayan insanların yaşamı, artık emekli olmuş devlet başkanının gelmesiyle değişmeye başlar. Eski Yunan kentlerindeki hayatı andıran bir yaşam süren adalılar, demokrasinin gereği olan (!) kurumlar ve uygulamalarla tanışır. Daha da acısı, kendileri için neyin iyi ve doğru olduğuna artık bir başkası tarafından karar verilmeye başlandığını görürler.

O güne dek bir parçası olarak yaşamaya alıştıkları doğaya baş kaldırarak, onu kontrol altına almaya çalışmaları önce doğanın dengesini, ardından kendi toplumsal yaşantılarını alt üst eder. Ne yazık ki, denge bir kez bozulduktan sonra durum içinden çıkılmaz bir hâl alır ve bozulma artarak devam eder. Geri dönülemez noktayı aştıklarını anladıklarında ise her şey için çok geç kaldıklarını ve kaybedenin yine kendileri olduğunu trajik bir biçimde görürler.

Kitabın iki ana mesajı var. İlki; "medeniyet"in "vahşi" olarak nitelendirilen doğadan üstün olamayacağı ve medeniyet adı altında yapılan doğa katliamının bir gün insanoğlunu mahvedeceği. İkincisi ise medeniyetin gelişmesiyle insanın kendini yönetmek adına demokrasi adı verilen yönetim tarzını benimser ve demokrasinin gereklerini yerine getirirken devleti yönetenlere körü körüne biat etmemesi gerektiği. Kanıksamak, yanlış olanı sorgulamamak ve doğru için mücadele vermemek nihayetinde toplumun geleceğine ve özgürlüğüne mal olacaktır.

Kitap; anlatımda edebî biçim gözetilmeksizin ve gereksiz bezemelere sığınılmaksızın kaleme alınmış. Yaşar Kemal'in önsözde üstüne basa basa belirttiği gibi bu anlatım tarzı, kitabın ifade gücünü pekiştirmiş ve okuru saran bir yalınlığı beraberinde getirmiş. Yüzlerce sayfaya sığabilecek bir öyküyü bu denli derli toplu bir düzen içerisinde aktarabilme başarısını göstermesi sebebiyle olsa gerek, üstat Yaşar Kemal'in mazharına nail olmuş Zülfü Livaneli.

Hiç yorum yok: