Yazarının tarzı ve ele aldığı konular bakımından oldukça ilginç bir kitap. Eser, sekiz öyküden oluşuyor. Kitabın İngilizce orijinal ismi, kitapta yer alan ilk öykünün de adı olan "The Love of a Good Woman" olmasına rağmen, Türkçe tercümesine "Çocuklar Kalıyor" ismi uygun görülmüş. Belki de kitapta yer alan öyküler arasında en çarpıcı olanının bu olduğunu düşünmüş olabilir editör.
Taşrada yaşayan sıradan insanları konu alıyor öyküler. Yaşayışları sıradan, kendileri iddiasız olsa da bu insanların hayatlarında sır olarak kalacak yaşanmışlıklar olduğunu görüyoruz. Çoğunlukla da toplumun genel kabullerinin dışında deneyimlenmiş, herkesin öyle çok da kolay kabul edemeyecekleri türden olaylar...
Öykülerin baş kahramanları kadınlar... Evliliklerinde aradıklarını bulamamış, aşkı kocalarında tüm hazzıyla yaşayamamış, evlerindeki güven ortamıyla yetinemeyen, maceraya varan bir tutkuyla sevgilileri uğruna ailelerini terk eden kadınlar. Tutku dolu bir macerayı deneyimledikten sonra sakin bir hayatın dinginliğine dönen kadınlar.
Her öykü, gelişimiyle insanı sarsacak düzeydeki bir gerçekliğin kurgusuyla örülmüş. İçsel yalnızlıklarının kendilerine farklı bakış açıları kazandırdığı, kendilerini toplumsal kurallar karşısında cesur davranmaya sevk eden dinamikleri deneyimleyen bu kadınların ortak özellikleri kocaları veya sevgilileri tarafından ruhsal terk edilmişliğe sürüklenmiş olmaları. Farklı olanı bulduklarını düşündükleri anda kendilerini tutkunun akıntısına bırakan bu kadınlar için nihayetinde yaşanan, yine terk edilmişlikten farklı bir olgu olmuyor ne yazık ki.
Bir erkek olarak, yabancı bir toplumda da olsa kadınların hayatında yer alan tutku, terk ediş ve nihayetinde terk edilmişlik olgularına kurgusal bir pencereden bakıyor olmak farklı bir deneyim. Biraz da sarsıcı...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder