Yeniçeri Ocağı'nın kanlı bir biçimde ortadan kaldırılışını konu alan "Son Yeniçeri" adlı kitabın devamıdır "Kalem Efendisi". İmparatorluğun; yaşadığı savaşlar, isyanlar, kendisini dış borç batağına sürükleyen olaylar, Batılı devletlerin siyasi baskısı altında gerçekleştirmeye çalıştığı modernleşme çabaları sebebiyle deneyimlediği en uzun yüzyıl olarak nitelendirilen XIX. asırda toplumun değişen çehresi ve alışkanlıkları kaleme alınır eserde.
Otuz sekizinci Orta Çorbacısı Sabit Ağa'nın bir kaçak olarak yaşadığı Kastamonu ormanlarından baba evine dönüşüyle biter "Son Yeniçeri". "Kalem Efendisi"nde ise Sultan II. Mahmut'un başlattığı ıslahat hareketlerinin toplumda yer etmeye başladığı, yeniçeri ve Bektaşi geleneklerinin yavaş yavaş silinmekte olduğu görülür. Toplumdaki modernleşmeye yönelik değişim çok hızlı bir şekilde cereyan etmektedir. Hâlâ takip altında olan yeniçeriler ise ölüm korkusuyla gizli gizli buluşup devletin durumunu ve ocaklarının ihyasını görüşmektedirler. Kılıç artığı yeniçeriler, birbirlerine destek olmakta, zor durumda olanlara iş kurmaları için maddi yardımda bulunmaktadır. Yine de gizli toplantılarına sadece en güvendikleri ve gerçekten yeniçeri olarak orduda askerlik yapmış olanları kabul etmektedirler. Sabit Ağa, işte bu toplantılarda dünya ve devlet düzenindeki dönüşü olmayan değişimi dile getirir. Osmanlı'nın eski gücüne sahip olmadığı, Mısır'daki valisine dahi söz geçiremediği, üstelik henüz oluşturulmaya başlanmış düzenli ordunun Kavalalı karşısında aldığı yenilgi üzerine padişahın, Osmanlı'nın can düşmanı Ruslar'dan yardım istemek durumunda kaldığı gözler önüne serilir.
Osmanlı bürokrasisi de yeniden yapılanmaktadır. Divan, yerini Bâb-ı Âli'ye bırakmış; devlet işleri kalem olarak anılan dairelerde yürütülmeye başlanmıştır. Eserin baş karakteri Ali Arif; işte böyle bir kalemde görev alan, üç bin beş yüz kuruş gibi yüksek bir maaş ile çalışan, evden işe, işten eve özel atlı arabasıyla gidip gelen bir İstanbul efendisidir. Toplum hayatının değişmekte olan yapısı Ali Arif'in özel hayatında deneyimlediği olaylar ile gözler önüne serilir. Rüşvet, adam kayırma, geleneksel aile hayatına ters düşen gayrı meşru ilişkiler aslında Batılılaşma sevdasında olan devletin toplumsal alanda yaşadığı bozulmayı gözler önüne sermektedir.
Rusya'ya karşı İngiltere ve Fransa ile yapılan siyasal ittifak ve nihayetinde Kırım Savaşı'nda kazanılan zafer, gerçekte imparatorluk için sonun başlangıcıdır. Tarihinde ilk kez Batılı devletlerden borç almaya başlayan Osmanlı için ekonomik bağımsızlığın sonu gelmiştir. Kitapta; II. Mahmut sonrasında tahta geçen Osmanlı padişahları, takip ettikleri siyaset, devletin yaşadığı isyanlar, kaybedilen savaşlar, yitirilen topraklar Ali Arif'in gözünden dile getirilir. XIX. yüzyıl Osmanlı toplumsal ve siyasal hayatının kurgusal bir anlatımıdır "Kalem Efendisi". Bir yüz yıl içerisinde deneyimlenen büyük değişikliğin gözler önüne serilişidir. Modernleşmeye çabalarken özünü, kimliğini, zenginliğini ve en nihayetinde bağımsızlığını yitirme sınırına gelen bir ülkenin öyküsüdür kaleme alınan. Kitapta, eskinin değerlerinin toplum hayatından yavaş yavaş silinmesi, Sarı Abdullah, Sabit Ağa gibi gelenekçi Osmanlılığı temsil eden karakterlerin sırayla hayat sahnesinden çekilmesi şeklinde sembolize ediliyor. Onların yerini alan nesil ise olanı biteni elden bir şey gelmeksizin izleyip kaçınılmaz sonu bekler gibidir. Ufukta onları gayrete getirecek bir mucize dahi gözükmemektedir.
XIX. yüzyılda yaşanan siyasal ve toplumsal değişimi okuru gereksiz ayrıntılarla bunaltmadan gözler önüne sermesi bakımından ve resmî tarihin hiç anlatmadıkları hakkında bir ipucu yakalamak adına okunmaya değer bir kitap.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder