Önceki eserlerinde kullandığı üsluptan farklı olarak, bu defa mizah tarzında kaleme aldığı kitabında tariz sanatını da başarıyla kullanmış usta yazar. Kimi zaman edebiyat dünyasındaki, kimi zaman insan ilişkilerdeki, kimi zaman da en kutsal kavramlarda yaşanan riyakârlığı gözler önüne sermiş.
Kasımpaşalı orta halli bir ailede yetişmiş İdris; çabalamadan, ter dökmeden, bitirim tavırlar takınarak, aslında hiç olmadığı ve olamayacağı bir kimliğe bürünerek şöhrete erişmeye çalışır durur. Kafasını her defasında duvara tosladığı gibi burnu da yerden kalkmak bilmez. Yine de o kendisinin baş kahramanı olmaya gururla devam edecektir.
Kitapta tasvir edilen diğer karakterler; uyanık müteahhit, imansız kabadayı, kabadayının çirkin kız kardeşi, müteahhitin ahlâk yoksunu kızı, merdiven altı film çeken yönetmen...Hepsi; ama, hepsi günlük hayatımızda var olmuş, var olan ve var olacak insan tipleri olarak karşımıza çıkıyor.
Tüm bu karakterlerin zıddı olarak da saflığının temiz lisanıyla fikirlerini acemice dile getiren, haklı olduğunu düşündüğü konularda sözünü esirgemeyen, haksızın haklıyı acımasızca ezmeye gayret ettiği bu dünyadan payını fazlasıyla alan, bu yüzden de kitapta kendisinden "enayi" ve "kaşalotzâde" diye bahsedilen ezik aydın tiplemesiyle karşılaşıyoruz. Yine tariz söz sanatının başarılı bir örneği olarak...
Türk mizah edebiyatının uzun süredir karşılaşmadığım güzel bir örneğini okumuş olmanın verdiği mutlulukla eseri, kütüphanemdeki İhsan Oktay Anar külliyatının yanı başına koyuyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder