Öz benliğe kavuşmak, onun sırrına ulaşmak için çıkılan yolculuğun öyküsünü bu defa Uzakdoğu motiflerinin dekorunda anlatıyor Hesse. Eserlerinde sürekli vurguladığı, bireyin benliğinde kendisini var eden birden fazla "ben" olduğu düşüncesini, bu kitabında da destansı bir içsel yolculukla aktarıyor satırlarına.
Kitabın en dikkat geçen yönü, romanın kahramanı olan Siddhartha'nın Gotama Buda ile olan diyalogları. Hesse, burada çok başarılı bir zeka oyunu oynayarak, Siddhartha Gotama olarak da bilinen Gotama Buda'yı kitabının kahramanı ile konuşturmaktadır. Hesse'nin yapmaya gayret ettiği şey, Buda'nın temelini atmış olduğu öğretinin de üzerinde bir öz benlik gerçekliğini okura aktarabilmek. Tabir yerindeyse, Buda'nın da üzerinde bir Buda yaratabilmektir amacı.
Tanrılara dua, meditasyon, kutsal su ile arınma, diğer insanlardan uzakta kendini yalnızlığa mahkûm etme, acı çekme derecesine varan bir çilekeşlik; bireyin, kendi öz benliğine ulaşmak için çıkacağı yolculukta izleyebileceği pek çok patikadan birini veya birkaçını tarif edebilir. Oysa bunlar, insanın yine kendi aklının ürünü olan düşüncelerle ortaya koymuş olduğu yollardan başka bir şey değildir. Mükemmelliğe ulaşmak, değersiz gördüğü kendi "ben"inden sıyrılmak, Tanrısal olmanın yüceliğini yaşamak adına uygulayageldiği yöntemlerden başka bir şeyi ifade etmemektedir.
Hesse'nin Bozkırkurdu'nda da okuruna aktarmaya çalıştığı gibi bireyin öz benliği, kendisini yansıtan pek çok aynadan oluşur. Tüm bu yansımalar ise hakikatte "bütünlüğü", "bir olmayı" ifade eder. İyi ile kötü, doğru ile yalan, güzel ile çirkin, dürüstlük ile hile... ancak bir diğeri varsa var olabilmekte ve tamamlanmaktadır. Tanrısal olan her ne varsa karşıtlığı ile birlikte vardır. Tanrı'ya dua yoluyla ulaşmaya çalışan bir insan, yarın bir günah işleyebileceğini kabullenmiş olmalıdır. Kendini açlığa mahkûm ederek ormanın derinliklerinde yapayalnız yaşayan ve Tanrı'ya yakınlaşma gayreti içerisindeki bir çilekeş, yarın zenginliğin insanı uyuşturan rehaveti içerisinde bencilce yaşamayı kabulleneceğine inanmış olmalıdır. Evren, karşıt olanların varlığıyla bütünlüğe kavuşmakta ve ancak bu şekilde "bir" olabilmektedir. İnsanoğlunun bütünlüğe ulaşabilmesi de kendisini olduğu gibi kabul edişinde, aydınlık ile karanlığı içinde aynı anda barındırmakta olduğunu anlayabilmesinde yatmaktadır.
Hesse; "bütüne ulaşmanın" ancak "an"da mümkün olabileceğini, Siddhartha'nın "hakikate uyanışını" anlatan bölümlerde vurgulanan "ırmak" imgesi ile dile getiriyor. Irmak nasıl ki aynı zamanda her yerdedir; kaynağında, denize kavuştuğu yerde, çağlayanda, kıyıda onun için hep şu an vardır; geçmiş veya gelecek diye bir şey bilmez; insan için de geçmişinden geleceğine uzanan yalnızca tek bir "an" vardır. Bugün yaşadıkları kaynağını dünden alır. Geleceği ise bugünden şekillenir. Dolayısıyla "dününden" "yarınına" kadar yaşanan tek bir "bugünü" vardır bireyin.
Satırlar boyunca seyahat ederken yalnızca Buda'nın hayatına değil, tüm insanlığın öz benliğine kavuşma yolculuğuna ve "şimdi"de olabilmenin verdiği özgürlüğe tanık oluyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder